Bazen insan sadece önüne baktığı için etrafında yanında olanı biteni göremeyebiliyor. Kaldı ki dünya üzerindeki değerler dünya dışında hükümsüzdür aslında. Batini bir algıyla değerlendirdiğimiz her şey, şans ve şanssızlık kavramlarını yer değiştirtebiliyor. Dünya bizim aynamızdır. Ayna düzgünse görüntü de düzgündür. Ancak yansıyan Haktır ve o daima en güzeldir. Görüntüdeki kötülük çirkinlik daima aynadan kaynaklıdır.
Yani aslında dünya hem var hem yok. Eğer bizler aklı devreden çıkarabilip gönül gözüyle bakabilirsek; yani zahirden batına yol alabilirsek yanılgılarımız azalacak, körlüğümüz geçecektir. Bu da ancak su şekilde mümkündür. Ondan başka diye dayandığımız her şey bize sırt çevirecek ve imtihanımız olacaktır: Aslında ne kadar varlık varsa o kadar da alem vardır ve O bizimle daima anladığımız dilde konuşur.
Sözün özü muhtaciyetimizi bilmemiz bizim kudretimizdir ki bu teslimiyete de nasip diyoruz aslında.
Kul olma yolculuğunda şoförünün kim olduğuna bizler karar veriyoruz. Dünya seslerine kalbimizi sağır ve dilsiz yapmadıkça Onun kainat dilini anlayamayacağız.
Yaradılış itibariyle aslında herkesin faili de mağduru da kendisi. Ancak kendi fiillerimizin kurbanı olduğumuzu kabullenmemiz nefsimiz için ağır geliyor ne yazık ki.