Yokluk
Kar tanesine benzemekle sınanır ömür , iki ayrı diyarda iki mahzun insan benzer en çok birbirine.Gün gelir dilleri susarda yürekleri konuşur.
Acıyı yudumlayan nefeslerinde sessizlik ağır basar.Bir vuslat neferi savurur durur dört bir yana.Sükun bulmayan kalpler titrer arşın gölgesinde.
Oysa kadim bir bağ ile tutulmuştu kalpleri.Gök gürültüleri vururken en heybetli haliyle yer yüzüne , sığınmışlardı aşk’ın en görkemli gölgelerine.
Onlar için gurur el pençe divandı o zamanlar , yanmak tutuşmak ve dahi kaybolmak vardı insanlar arasında.
Ne esareti kucaklamıştı avucları ne de bir esirlerdi mahzenlerde.Tıpkı yıldız taneleri gibi parlak idiler.
Şimdi ne haldeler bilirmisin ? İki ayrı dünyanın iki yabancısı , biri enaniyetine yenildi , diğeri benliğine.
Sırada ne mi var ? En koyu , en karanlık ve en ağır yokluk…